Background Image
Previous Page  24 / 60 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 24 / 60 Next Page
Page Background

SEVGİN GÜL

HALKLA İLİŞKİLER UZMANI

“TANAP projesinin, bölgenin kalkınmasına

önemli katkısı var”

Ben 2014’te ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden mezun

oldum. Şu an yüksek lisansım aynı bölümde de-

vam ediyor. TANAP projesinde Mayıs 2015’ten beri

Halkla İlişkiler Uzmanı olarak çalışıyorum. TANAP

ilk profesyonel işim diyebilirim.

Biz burada yalnızca boru hattı yapmıyoruz. Bu

süreçte bir sürü insanla tanışıyoruz ve ister iste-

mez insanların hayatlarını etkiliyoruz. Bir yılı aşkın

süre içinde sahada karşılaştığımız ve beni olduk-

ça etkileyen bir sürü durum oldu aslında. İlk önce

çocuklardan bahsetmeliyim. Halkla ilişkiler ekibi

olarak boru hattından etkilenen köylerde 6-12 yaş

arasındaki çocuklara trafik eğitimleri veriyoruz.

“Akıllı Adımlar” Trafik Emniyet ve Güvenlik Eğitim

Programı, daha önce BTC projesinde de kullanılan

MEB onaylı bir eğitim. Amacımız, inşaat aşamasın-

da tehlikeli durumlar hakkında çocuklar üzerinde

farkındalık yaratmak ve onları mümkün olduğunca

inşaat sahalarından uzak tutmak. Eğitimlerle bir-

likte boyama kitapları ve kalemleri dağıtıyoruz. Bu

esnada onların gözlerinde görmüş olduğum se-

vinç, heyecan, saflık ve temizlik beni en çok etkile-

yen durumlardan bir tanesi. Eğitimi tamamlayan-

lara “Akıllı Çocuk Sertifikası” veriyoruz. Çocuklar

hayatlarında ilk defa sertifika kavramıyla tanışıyor-

lar. Kısaca geleceklerini şekillendirme konusunda

onlara biraz olsun katkı sağlamak, bu projede beni

en çok etkileyen durum diyebilirim.

Bunun yanı sıra projenin sosyal amaçları arasında

en önemlilerinden biri de yerel istihdam. TANAP

projesinin, bölgenin kalkınmasına çok büyük kat-

kısı var. Şu an itibariyle yerel kaynaklardan temin

ettiğimiz vasıfsız eleman oranımız %79. Özellikle

çalıştığımız bölgenin sosyo-kültürel yapısını baz

aldığımızda, daha önce hiç çalışmamış kadınların

bu projeyle iş hayatına girmeleri ve bizim de bu

duruma dolaylı olarak katkı sağlamamız, öncelikle

bir kadın olarak beni çok memnun ediyor. Çalışan

kadınlarla oldukça iyi bir diyaloğumuz var. Ve on-

ların hayatlarındaki müthiş dönüşümü yakından

gözlemlemek oldukça etkileyici benim için. Çalı-

şan kadınlarımızdan bir tanesi konuşurken bana,

“Eşim bu işte çalışmamı hiç istemedi. Hatta, ‘Ya iş

ya ben!’ dedi. Ben de, ‘Seni her zaman bulabilirim,

fakat işi bulamam’ dedim ve çalışmaya başladım,”

diye anlatmıştı. Sonra da, “Bu benim ikinci baha-

rım. Çalışma hayatı bana inanılmaz bir özgüven

verdi. Bundan sonra yapamayacağım bir iş yok.

Kızlarımı da çalışma hayatına sokmak için elimden

ne gelirse yapacağım,’’ diye devam etmişti. Sanı-

yorum bu cümleler, içerisinde çok şey barındırıyor.

Buna da dolaylı olarak katkıda bulunmaktan büyük

mutluluk duyuyorum.

“Sabrediyoruz, zor şartlara direniyoruz, ama

keyif alıyoruz”

Yerel halk, daha önce böyle bir projeyle hiç karşı-

laşmamış. Bu nedenle de karşılaştığımız ilk anda

negatif anlamda tepkiler alabiliyoruz. Ancak ken-

dimizi tanıtınca, projeyi uygun bir dille anlatınca,

kurduğumuz diyaloglar neticesinde kısa zaman-

da bu tepkileri pozitife çevirmeyi başarabiliyoruz.

Çocuklardan gelen tepkiler ise şahane. Yaptığımız

trafik eğitimlerinden sonra ne zaman bizden bir

araç görseler el sallıyorlar. Her seferinde bunu gör-

mek güzel bir his.

Karşılaştığım zorlukların en büyüğü önyargılar

diyebilim kısaca. Önyargı derken, yaş ve cinsi-

yetten bahsediyorum özellikle. Erkek egemen bir

toplumda kadın olarak çalışmanın zorluğunu her

çalışan kadın gibi ben de hissediyorum. Yaptığı-

mız toplantılar sırasında bazen, ‘’Senin ne işin var

burada?” şeklinde tepkiler bile alabiliyorum. Ancak

daha sonra beni daha yakından tanıdıkça, kendi-

lerinden biri gibi görmeye başlıyorlar. Aramızda

güzel bir iletişim kuruluyor. Kısaca benimsiyorlar

beni, çünkü çalışma hevesimi görüyorlar. Kadınla-

rın da farklı işlerde çalışabileceğini idrak ediyorlar.

İnsan karmaşık bir varlık. Sorunlar, mühendislikte

olduğu gibi matematiksel işlemlerle çözülemiyor

çoğu zaman. Bazen yaz güneşinin altında, bazen

kışın ayaz soğuğunda, saatlerce konuştuğumuz

oluyor. Bazen anlattığımız şeyleri tekrar tekrar

açıklamak durumunda kalıyoruz. Sorulan sorulara

tekrar tekrar cevap veriyoruz. Kısacası kolay değil.

Sabrediyoruz, zor şartlara direniyoruz, ama keyif

alıyoruz.

“Yüksek lisans tezimbile Yozgat’tan çıkacak!”

Proje sırasında yerel halktan aldığımız tepkileri

analiz etmek ve bir sosyo-kültürel bağlama oturt-

mak sosyolog olarak benim için oldukça keyifli bir

uğraş. Bu proje hem profesyonel kariyerim için,

hem akademik anlamda, hem de kişisel anlamda

bana mutlak katkı sağladı, sağlıyor ve sağlayacak.

Sahaya çıktığım her günün akşamında, şantiyeye

yeni bir bilgi, yeni bir anıyla dönüyorum. İşi keyifli

kılan da bu zaten. Sabah sahaya işe gider gibi de-

ğil, gezmeye gider gibi gidiyorum. Bugün ne gö-

receğim, nasıl bir insanla karşılaşacağım diye me-

rak ediyorum. Böyle bir işte, hayatın ve Türkiye’nin

yalnızca çevrenizden ve kendi yaşam standartla-

rınızdan ibaret olmadığını çok daha net bir şekil-

de görebiliyorsunuz. Okulda teoride gördüğünüz

bazı şeylerin, pratikte çok daha farklı dinamiklerle

işlediğini görüyorusunuz. Bu durum, sosyolojik ta-

hayyülümü inanılmaz geliştirdi. Yüksek lisans tez

konum bile Yozgat’tan çıkacak!

Bir kadın olarak şantiyede yaşamanın zorluklarını

dile getirmesem olmaz. Ancak kısa zamanda bu

süreci iyi bir şekilde atlattım. Tabii ki arkadaşları-

mın ve şeflerimin bu konudaki katkılarını ve des-

teklerini yadsıyamam. Projedeki tüm çalışanların

halkla ilişkiler konularında oldukça hassas oldukla-

rını görmek bizi mutlu ediyor. Yaptığımız işin zor-

luklarının onlar da farkında. Bu bağlamda sorun-

ların çözümü için ortak çalışma konusunda hiçbir

sıkıntı yaşamıyoruz.

24

HABERLER

DAHA ÖNCE HİÇ ÇALIŞMAMIŞ

KADINLARIN BU PROJEYLE İŞ

HAYATINA GİRMELERİ, ÖNCELİKLE

BİR KADIN OLARAK BENİ ÇOK

MEMNUN EDİYOR.

ONLARIN

HAYATLARINDAKİ MÜTHİŞ DÖNÜŞÜMÜ

YAKINDAN GÖZLEMLEMEK OLDUKÇA

ETKİLEYİCİ BENİM İÇİN.