SEVGİN GÜL
HALKLA İLİŞKİLER UZMANI
“TANAP projesinin, bölgenin kalkınmasına
önemli katkısı var”
Ben 2014’te ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden mezun
oldum. Şu an yüksek lisansım aynı bölümde de-
vam ediyor. TANAP projesinde Mayıs 2015’ten beri
Halkla İlişkiler Uzmanı olarak çalışıyorum. TANAP
ilk profesyonel işim diyebilirim.
Biz burada yalnızca boru hattı yapmıyoruz. Bu
süreçte bir sürü insanla tanışıyoruz ve ister iste-
mez insanların hayatlarını etkiliyoruz. Bir yılı aşkın
süre içinde sahada karşılaştığımız ve beni olduk-
ça etkileyen bir sürü durum oldu aslında. İlk önce
çocuklardan bahsetmeliyim. Halkla ilişkiler ekibi
olarak boru hattından etkilenen köylerde 6-12 yaş
arasındaki çocuklara trafik eğitimleri veriyoruz.
“Akıllı Adımlar” Trafik Emniyet ve Güvenlik Eğitim
Programı, daha önce BTC projesinde de kullanılan
MEB onaylı bir eğitim. Amacımız, inşaat aşamasın-
da tehlikeli durumlar hakkında çocuklar üzerinde
farkındalık yaratmak ve onları mümkün olduğunca
inşaat sahalarından uzak tutmak. Eğitimlerle bir-
likte boyama kitapları ve kalemleri dağıtıyoruz. Bu
esnada onların gözlerinde görmüş olduğum se-
vinç, heyecan, saflık ve temizlik beni en çok etkile-
yen durumlardan bir tanesi. Eğitimi tamamlayan-
lara “Akıllı Çocuk Sertifikası” veriyoruz. Çocuklar
hayatlarında ilk defa sertifika kavramıyla tanışıyor-
lar. Kısaca geleceklerini şekillendirme konusunda
onlara biraz olsun katkı sağlamak, bu projede beni
en çok etkileyen durum diyebilirim.
Bunun yanı sıra projenin sosyal amaçları arasında
en önemlilerinden biri de yerel istihdam. TANAP
projesinin, bölgenin kalkınmasına çok büyük kat-
kısı var. Şu an itibariyle yerel kaynaklardan temin
ettiğimiz vasıfsız eleman oranımız %79. Özellikle
çalıştığımız bölgenin sosyo-kültürel yapısını baz
aldığımızda, daha önce hiç çalışmamış kadınların
bu projeyle iş hayatına girmeleri ve bizim de bu
duruma dolaylı olarak katkı sağlamamız, öncelikle
bir kadın olarak beni çok memnun ediyor. Çalışan
kadınlarla oldukça iyi bir diyaloğumuz var. Ve on-
ların hayatlarındaki müthiş dönüşümü yakından
gözlemlemek oldukça etkileyici benim için. Çalı-
şan kadınlarımızdan bir tanesi konuşurken bana,
“Eşim bu işte çalışmamı hiç istemedi. Hatta, ‘Ya iş
ya ben!’ dedi. Ben de, ‘Seni her zaman bulabilirim,
fakat işi bulamam’ dedim ve çalışmaya başladım,”
diye anlatmıştı. Sonra da, “Bu benim ikinci baha-
rım. Çalışma hayatı bana inanılmaz bir özgüven
verdi. Bundan sonra yapamayacağım bir iş yok.
Kızlarımı da çalışma hayatına sokmak için elimden
ne gelirse yapacağım,’’ diye devam etmişti. Sanı-
yorum bu cümleler, içerisinde çok şey barındırıyor.
Buna da dolaylı olarak katkıda bulunmaktan büyük
mutluluk duyuyorum.
“Sabrediyoruz, zor şartlara direniyoruz, ama
keyif alıyoruz”
Yerel halk, daha önce böyle bir projeyle hiç karşı-
laşmamış. Bu nedenle de karşılaştığımız ilk anda
negatif anlamda tepkiler alabiliyoruz. Ancak ken-
dimizi tanıtınca, projeyi uygun bir dille anlatınca,
kurduğumuz diyaloglar neticesinde kısa zaman-
da bu tepkileri pozitife çevirmeyi başarabiliyoruz.
Çocuklardan gelen tepkiler ise şahane. Yaptığımız
trafik eğitimlerinden sonra ne zaman bizden bir
araç görseler el sallıyorlar. Her seferinde bunu gör-
mek güzel bir his.
Karşılaştığım zorlukların en büyüğü önyargılar
diyebilim kısaca. Önyargı derken, yaş ve cinsi-
yetten bahsediyorum özellikle. Erkek egemen bir
toplumda kadın olarak çalışmanın zorluğunu her
çalışan kadın gibi ben de hissediyorum. Yaptığı-
mız toplantılar sırasında bazen, ‘’Senin ne işin var
burada?” şeklinde tepkiler bile alabiliyorum. Ancak
daha sonra beni daha yakından tanıdıkça, kendi-
lerinden biri gibi görmeye başlıyorlar. Aramızda
güzel bir iletişim kuruluyor. Kısaca benimsiyorlar
beni, çünkü çalışma hevesimi görüyorlar. Kadınla-
rın da farklı işlerde çalışabileceğini idrak ediyorlar.
İnsan karmaşık bir varlık. Sorunlar, mühendislikte
olduğu gibi matematiksel işlemlerle çözülemiyor
çoğu zaman. Bazen yaz güneşinin altında, bazen
kışın ayaz soğuğunda, saatlerce konuştuğumuz
oluyor. Bazen anlattığımız şeyleri tekrar tekrar
açıklamak durumunda kalıyoruz. Sorulan sorulara
tekrar tekrar cevap veriyoruz. Kısacası kolay değil.
Sabrediyoruz, zor şartlara direniyoruz, ama keyif
alıyoruz.
“Yüksek lisans tezimbile Yozgat’tan çıkacak!”
Proje sırasında yerel halktan aldığımız tepkileri
analiz etmek ve bir sosyo-kültürel bağlama oturt-
mak sosyolog olarak benim için oldukça keyifli bir
uğraş. Bu proje hem profesyonel kariyerim için,
hem akademik anlamda, hem de kişisel anlamda
bana mutlak katkı sağladı, sağlıyor ve sağlayacak.
Sahaya çıktığım her günün akşamında, şantiyeye
yeni bir bilgi, yeni bir anıyla dönüyorum. İşi keyifli
kılan da bu zaten. Sabah sahaya işe gider gibi de-
ğil, gezmeye gider gibi gidiyorum. Bugün ne gö-
receğim, nasıl bir insanla karşılaşacağım diye me-
rak ediyorum. Böyle bir işte, hayatın ve Türkiye’nin
yalnızca çevrenizden ve kendi yaşam standartla-
rınızdan ibaret olmadığını çok daha net bir şekil-
de görebiliyorsunuz. Okulda teoride gördüğünüz
bazı şeylerin, pratikte çok daha farklı dinamiklerle
işlediğini görüyorusunuz. Bu durum, sosyolojik ta-
hayyülümü inanılmaz geliştirdi. Yüksek lisans tez
konum bile Yozgat’tan çıkacak!
Bir kadın olarak şantiyede yaşamanın zorluklarını
dile getirmesem olmaz. Ancak kısa zamanda bu
süreci iyi bir şekilde atlattım. Tabii ki arkadaşları-
mın ve şeflerimin bu konudaki katkılarını ve des-
teklerini yadsıyamam. Projedeki tüm çalışanların
halkla ilişkiler konularında oldukça hassas oldukla-
rını görmek bizi mutlu ediyor. Yaptığımız işin zor-
luklarının onlar da farkında. Bu bağlamda sorun-
ların çözümü için ortak çalışma konusunda hiçbir
sıkıntı yaşamıyoruz.
24
HABERLER
DAHA ÖNCE HİÇ ÇALIŞMAMIŞ
KADINLARIN BU PROJEYLE İŞ
HAYATINA GİRMELERİ, ÖNCELİKLE
BİR KADIN OLARAK BENİ ÇOK
MEMNUN EDİYOR.
ONLARIN
HAYATLARINDAKİ MÜTHİŞ DÖNÜŞÜMÜ
YAKINDAN GÖZLEMLEMEK OLDUKÇA
ETKİLEYİCİ BENİM İÇİN.