44
katkısı var. Ülkemizde onlarca termik santral yapılıyor, son yıllarda ya-
pılan ve halen yapılmakta olan büyük rafineri, boru hattı yatırımları var.
Ancak ne yazık ki hiç birinde yerli mühendislik katkısı yok veya çok az.
Oysa bu tip projeler mühendisliğin gelişmesi, deneyim kazanması için
çok önemli. Rafineri, enerji santralı gibi projeleri bir yana bırakın, tek-
nolojik olarak bu tip projelerle kıyaslanmayacak derecede basit proje-
lerde bile sorgusuz sualsiz iş yapan yabancı mühendislik firmaları var.
Bu duruma son vermek lazım. Bu da ancak devlet politikaları ile olur.
TÜRKIYE’DEKI MÜHENDISLIK BIRIKIMI, BU TIP PROJELERI
YAPMAYA YETERLI MI?
Şu anda yeterlilikten ziyade, yaklaşımda bir problem var. Bakıyorsu-
nuz, düz bir bina işinde bile Amerikalı bir firma gelip proje yapıyor. Bu
teknik olarak onların daha iyi olduğundan değil, pazarlama amacıyla
yapılan bir şey. Tam tersine, New York’tan gelen ve ağırlıklı olarak bu
bölgede proje yapmış mühendisin deprem tecrübesi sınırlıdır. Zira
New York deprem bölgesi değil; oysa İstanbul deprem bölgesi. Bir di-
ğer önemli konu da katma değeri yüksek olan mühendislik dallarının
desteklenmesi. Özellikle ekonominin lokomotifi görevini görebilecek
olan dizayn mühendisliğinin, proje üretebilen mühendisliğin koruma
altına alınması.
DIZAYN MÜHENDISLIĞI NEDIR? BIRAZ AÇAR MISINIZ?
Bir bina işinde mekanikçiler, elektrikçiler, inşaatçılar ve mimarlar bir
grup olarak çalışır ve bu çalışmanın çekirdeğinde mimar vardır. Söz
konusu yapının hem görsel, hem kullanım olarak şartlarını mimar be-
lirler. Orada orkestra şefi mimardır. Teknolojik yapılarda ise mimarın
rolünde proses mühendisi vardır. Rafineri, petrokimya tesisi gibi yapı-
lar komple bir tasarım mühendisliği gerektirir. Satın alma , kontrol ve
otomasyon da bunun içindedir. Bu, katma değeri yüksek bir mühen-
disliktir, çünkü çok daha üst düzeyde, bilgi yoğunluklu bir çalışma ge-
rektirir. Bu tip projelerde, proses mühendislerinin rolü çok önemlidir.
BIR PROSES MÜHENDISI NASIL YETIŞIR?
Aslında üniversitelerde proses mühendisliği diye bir dal yok. Proses
mühendisleri üniversite çıkışı açısından çoğunlukla kimya mühendis-
leridir. Meslek yaşamında seçtikleri dallar ve özel lisansüstü eğitimler
ile proses mühendisi olarak yetişirler. Biz 1993 yılında İzmir
Rafinerisi’nde ilk hydrocracker tesisini yaparken İtalyan Snamproget-
ti firmasıyla ortak çalışmıştık. O dönemde Snamprogetti bünyesinde
bir “proses okulu” olduğunu görmüştüm. Üniversitelerden aldıkları
genç mühendisleri yetiştiriyor, sonra da kendi bünyelerine katıyorlar-
dı. Biz de yetiştirilmek üzere üniversitelerden genç mühendisleri ter-
cih ediyoruz. Bu alanda, yukarıda da bahsettiğim nedenlerle yetişmiş
eleman kaynağı son derece kısıtlı. Şu anda Tekfen Mühendislik bün-
yesinde 16-17 proses mühendisimiz var ve genç mühendisler ağırlıklı.
TEKFEN MÜHENDISLIK’İ FARKLILAŞTIRAN NEDİR?
Bu zamanda küresel anlamda rekabetçi olabilmeniz için mühendisliği
çeşitlendirmeniz, ayrıca katma değeri daha yüksek mühendislik ya-
pabilmeniz lazım. Mühendislikte birçok katman, değişik disiplinler var.
Tekfen Mühendislik olarak, aynı projede birçok disiplini bir araya geti-
rebilen bir yapıda çalışıyoruz. Çünkü yüksek teknoloji ve know-how
gerektiren, katma değeri yüksek işler bunu gerektiriyor. Mühendislik
hiçbir zaman tek başına yapılacak bir iş değil. Yaptığımız bir tesiste
proses, enstrüman, elektrik, borulama, inşaat, altyapı, mimarlık hepsi
bir arada çalışıyor. Üstelik projenin belli bir zaman içinde bitirilebilme-
si için, hiçbirinin bir diğerini bekletmeden, aynı anda çalışması gereki-
yor. Bunu yapabilmek için, mutlaka her mühendisin, diğer mühendis-
lerle programının neresinde, ne zaman ve ne şekilde çakışacağını
bilmesi gerekiyor. Bu çok dikkatli ve koordineli yürütülmesi gereken
bir süreç. Bu konuda bilgili olmak kadar, deneyimde çok önem taşıyor.
TEKFEN MÜHENDISLIK NE KADAR IDDIALI? BIRI DESE KI
“MARS’TA BIR ARAŞTIRMA LABORATUVARI KURULACAK,”
TEKFEN MÜHENDISLIK BU IŞE GIRER MI?
Yapabilir mi bilemem, ama yapmak için elinden gelen her şeyi yapar.
Bizim proses işlerine başlamamız da bir bakıma böyle oldu. Bu konu-
larda oldukça cesaretli davranıyoruz. Fakat bu altı boş bir cesaret de-
ğil. Tüpraş’tan son aldığımız FCC (Fluid Catalytic Cracking - Akışkan
Yataklı Katalitik Parçalama) projesine Türkiye’de bizden başka hiçbir
aday çıkamadı. Zor bir proje. Yapar mıyız? Bence yaparız. Daha zorla-
rını da yaparız. Yapmamak için hiçbir sebep yok. Bugün dünyada, zor-
landığımız noktada destek almak için ulaşamayacağımız hiçbir yer
yok. Tekfen’in bize verdiği en önemli cesaret bu. Bu konuda hem bizi
serbest bırakmıştır, hem de bütün o kanallar açıktır bizim için. Sadece
uzun vadede sabırlı olmamız lazım. Çünkü bunlar, bugünden yarına
kazanılacak beceriler değil. Amerikalı Foster Wheeler’ı örnek veririm
hep. 1927 de kurulmuş, şu anda dünyanın her yanında iş yapıyorlar. İlk
başlarda mutlaka hatalar olacak. Mimar Sinan da Selimiye’yi yapma-
dan önce küçük camiler yapmış. Mühendislik böyle bir şey. Her proje-
de, bir önceki hatalarınızı, eksiklerinizi görüyor ve onları düzelterek
ilerliyorsunuz. Dolayısıyla FCC’yi yaparken belki zorlanacağız, ama
ikincisi daha iyi olacak, üçüncüsü, beşincisi çok çok daha iyi olacak.
Bu deneyimi ve beceriyi kazanmak biraz da zaman ve sabır işi.
TEKFEN MÜHENDISLIK’IN SEKTÖRDEKİ KONUMU NEDIR?
Özellikle son 3-4 senedir Tekfen Mühendislik’e bakış açısı çok değişti.
Daha önce hiç ilişkimiz olmayan firmalardan talepler geliyor bize. Biz-
den müşavirlik hizmetleri talep ediyorlar. Bunlar güzel şeyler.
Türkiye’de bizim bir şansımız var, Tekfen bünyesinde çalışıyor olma-
mız dışında. Bizim dalımızda çok fazla firma yok. Bizim ölçeğimizde
hiç yok zaten. Hatta Doğu Avrupa’daki birçok ülkede bile bu çaptaki
şirketlerin sayısı çok az. Tekfen olarak Azerbaycan’da 1990’ların ba-
şından beri varız. Fakat son üç-dört senedir Tekfen, Azerbaycan’da
mühendisliğiyle de öne çıkmaya başladı. SOCAR’ın nezdinde Tekfen
deyince artık akıllara sadece Azfen gelmiyor, Tekfen Mühendislik de
geliyor. “Bu işin mühendisliğini de yapar mısınız?” diye soruyorlar. Bu
da iyi bir yolda olduğumuzu gösteriyor. Yeter ki sabırlı ve kararlı olalım.
Olabildiğince çok proje yapmamız lazım. Şu anda 200 kişi civarında
olan insan kaynaklarımızı da mutlaka artırmamız lazım.
GENÇ MÜHENDISLER, GELECEK PLANININ NERESİNDE YER ALIYOR?
Kadromuzda çok özel arkadaşlarımız var, okullara gidip ders, seminer
veriyorlar. Mühendislikte bir üst ligde oynamak, şirket kadar kişinin
kendisiyle de ilgili bir şey. Çünkü mühendislik okullarının verdiği eği-
tim dünyanın her yerinde neredeyse aynı. Okulun kazandırdığı şey
analitik düşünme yeteneği. Ama bunun üzerine kişinin mutlaka kendi
becerisini ve yeteneklerini koyması gerekiyor. Okul, size önemli bir alt-
yapı sağlıyor. En azından bir problemi nasıl çözebileceğinizi biliyorsu-
nuz, ama o problemin sonucunu elle tutulur bir hale dönüştürmek
mühendisin başarısı. Elbette bir mühendis için çalıştığı ortam da
önemli. Mühendisi en çok tatmin eden şey, uğraştığı projelerin çeşit-
liliği, zorluğu ve yaratıcılığını ön plana çıkarabilecek olmasıdır. Tekfen
Mühendislik, bu açıdan fırsatlar sunan bir yer. Burada bizim en ucuza
çok hızlı proje yaptığımızı söylemek doğru olmayabilir ama en iyisini
yapmak gibi bir hedefimiz var. Burası rahmetli Haldun Erktin ve Günay
Ünlüsoy gibi, Mehmet Kösebay gibi, Ülkü (Tatlıdil) Ağabey gibi mü-
hendislik vizyonu geniş insanların kültüründen gelen bir yer. Mesleği-
ni seven, o konuda hırsları olan, hep bir şeyler yaratma, hep bir fark
yaratma çabasında olan insanlarız. Bu şirketin kurucularının üçü de,
Feyyaz Berker, Nihat Gökyiğit ve rahmetli Necati Akçağlılar, mühendis
kökenli insanlar. Tekfen, mühendisliğin önemini ve değerini bilen bir
şirket. Dolayısıyla en mükemmeli yaratmayı arzulayan arkadaşların
burada olması gerekiyor. Bunun aksini hiç düşünemiyorum.
DOSYA