33
Marmara Üniversitesi, Ekonometri Bölü-
mü’nü bitirir bitirmez Tekfen’in Katar şanti-
yesinde işe başlayan Alper Tarlabaşı, yak-
laşık 10 yıldır Tekfen bünyesinde çalışıyor.
Okuldayken, “Ne olacağını biliyor musun?”
diye soranlara, “Ne olacağımı bilmiyorum
ama muhasebeci olmayacağımı biliyo-
rum” dediğini söyleyen Tarlabaşı, artık
büyük lokma yiyip büyük söz söylememek
gerektiğini düşünüyor. Katar’da otoyol ve
rafineri projelerinde çalışırken geçirdiği
bir trafik kazası nedeniyle Türkiye’ye dö-
nen Tarlabaşı, bir süre Tüpraş projesinde
çalıştıktan sonra merkeze geçmiş. Sonra-
sında ise kader ona bir kez daha şantiyenin
yolunu göstermiş.
B
en 34 yaşındayım, 10 yıla yakın süredir
Tekfen’deyim. Bu kadar zaman sağ ol-
sun ne Tekfen bizi bıraktı, ne de biz Tekfen’i
bıraktık. Bu projeye kadar merkezdeydim.
Burası başladığında sanki celp gelmiş gibi,
“Gitmen gerekiyor!” dendi; ben de, “Bugü-
ne kadar Tekfen nerede ekmek gösterdiyse
oraya gittik, yine giderim,” dedim.
AÇIKLIK VE ŞEFFAFLIKLAHER ŞEYI
DEĞIŞTIREBILIRSINIZ
Şantiyede Mali İşler Müdürlüğü daha farklı
işliyor. Lojistiği de ele alan, zaman zaman
kampa el atan, sadece personel işlerinden
ibaret olmayan geniş bir iş tanımı var. Bu
nedenle de çok vaktimizi alıyor. Tekfen’de,
Tüpraş projesine kadar bulunduğum göre-
vin adı Mali ve İdari İşler Müdürü idi. Şu anda
sadece Mali İşler Müdürü olarak geçse de
geçmişten gelen bir gelenek var. O nedenle
organizasyonel işlere de müdahil oluyorum,
lojistik anlamda da destek veriyorum; aslın-
da tüm idari operasyona yardım ediyorum.
Günün sonunda yaptığımız işin ana hedefi
kâr etmek olduğu için bütün önceliğimiz bu
yöndedir. Bütün hesaplarımız kârlılık esası-
na göre yapılır. Ne harcadığınızı düzgün ta-
kip etmezseniz kârlılığınızı da bilemezsiniz.
Tedarikçilerle ve taşeronlarla kurduğunuz
ilişkiler de çok önemlidir. İşinizi mutlaka
adaletle, gaddar olmadan yapmalısınız.
“Nasıl olsa taşeron bizden değil” diyerek bir
köşeye atamazsınız. “Bir dakika, senin işini
çözeceğiz. Ama önce şu onayı almamız la-
zım, şu prosedürü tamamlamamız lazım,”
deyip açık ve şeffaf olursanız, bir anda her
şeyi değiştirebilirsiniz. Sahadaki adamın
yüzündeki ifadeyi bile değiştirebilirsiniz.
MALIYETLERINIZE HÂKIMSENIZ
GELECEĞI DE KOLAY GÖRÜRSÜNÜZ
Tekfen’de son yıllarda mali disiplin konusu
en önem verilen konulardan biri. Teknoloji
de işimizi kolaylaştırıyor bu anlamda. Artık
her şeyi ERP programlarıyla takip edebili-
yorsunuz. Genel müdürümüz bir tuşa bası-
yor ve benim nakit durumumu görebiliyor.
“Bir dakika! Bu rakam neden değişmedi?”
diye sorduklarında bizim bir cevap vere-
bilmemiz lazım. Dolayısıyla mali konularda
disiplin ve iletişim fazlasıyla var.
Bu durum sonuca da yansıyor elbette. Ma-
liyetlerinizi daha güncel takip ettiğiniz sü-
rece, geleceği de daha kolay görürsünüz.
Cebinizde ne kadar para olduğunu ya da
ne kadar borcunuzun olduğunu bilemez-
seniz, nasıl yatırım yapacağınıza da karar
veremezsiniz. Bu yönde Tekfen’de özellik-
le son yıllarda önemli gelişmeler sağlandı.
Ciddi bir dinamikleşme var. Zaten artık bu
dünyada çok daha çevik ve dinamik olmak
zorundasınız. Tekfen de bu değişime çok iyi
ayak uydurdu.
EYVAH, TEKFENGELDI!
Biz burada Tekfen’in farkını bir kez daha
hissettirdik. Geldiğimizden beri sahadaki
görüntü çok değişti. Projede çalışan diğer
şirketler de, “Eyvah, Tekfen geldi! Bizim de
toparlanmamız lazım,” dediler. Çünkü bu
işlerde seviyeyi belirleyen, çıtayı nereye ko-
yacağını gösteren birisi geldi. Bayrağı astık,
ofise geçtik. Herkesin duruşu değişti. Bunu
sahadaki başka insanlardan da duyabilirsi-
niz.
HERKESINADI JOHN!
Katar’da çalıştığım dönemde çalışan sirkü-
lasyonu çok fazla olduğu için maaşları el-
den ödüyorduk. Bankada hesap açmak zor-
du. Bazen hesap açtığınız adam daha kartı
gelmeden ayrılıyordu. O nedenle maaşları
zarf ve makbuzla veriyorduk. Proje 3.000
kişiye çıkmıştı. Maaş ödememiz yaklaşık 2,5
günümüzü alıyordu. 2 milyon dolarlık bir
paradan bahsediyoruz. 100 km uzaklıktaki
kampa kutularla ve listelerle gidip maaşları
dağıtıyorduk.
Paraları zarflara koyuyorsunuz. Gelen alı-
yor. Ama az veya çok çıkma durumları olu-
yor. Kasa eksik verirse yandın derler. Kasa
fazla verirse daha da kötüdür, çünkü ne ka-
dar eksik verdiğini hiç bilemezsin. Listeler,
kolay bulmak için isme göre hazırlanıyor-
du. Çalışanlar arasında çok sayıda Tayland-
lı vardı. İsmini soruyorsun, John. Diğeri, o
da John! Öbürü, John! “Sizde başka isim
yok mu?” diye soruyorsun, “Yok!” diyorlar.
Bakıyorsun, bütün Johnlar aynı işi yapıyor.
Umarım hak geçmez deyip maaş zarfını ve-
riyorsun.
BİZİM İŞİMİZ
PARA, HAKVE
HUKUKTAN
İBARET
ALPER TARLABAŞI
Mali İşler Müdürü