Background Image
Previous Page  19 / 52 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 19 / 52 Next Page
Page Background

19

nedir işletiyor olmanız bekleniyor. Bunun

üzerine ilk başta Türkiye’de neler yapabilece-

ğimize bakmaya karar verdik. Avrupa’da şu

anda enerji anlamında yatırımların yarısın-

dan fazlası rüzgâr ve güneşe yapılıyor. Yenile-

nebilir enerji en hızlı büyüyen sektörlerden

bir tanesi. Eskiye göre kâr marjları biraz düş-

se de, daha yapacak çok iş var. Türkiye gibi

nispeten olgun pazarlarda eskisi kadar yük-

sek kârlı projeler bulamasanız da, sektör ar-

tık oturmuş olduğu için işler daha kolay iler-

liyor. Türkiye’de önünü görebildiğimiz bir

proje ile başlayıp, kâr marjı daha yüksek olan

ülkelerde devam etmek istiyoruz. Bunlar

Balkan veya Ortadoğu ülkeleri olabilir, BDT

ülkeleri olabilir. Jeotermal enerji santralleri

ise Tekfen’in daha çok yapmaya alışık olduğu

tipte tesisler. Ama rüzgâr ve güneşten konu-

şuyorsak, bu alanlarda daha çok yatırımcı

özelliği öne çıkacak.

Tekfen’in iş yaptığı coğrafyalar ge-

nellikle petrol ve gaz zengini ülkeler.

Bu ülkelerde yenilebilir enerji kendi-

ne yer bulabiliyor mu?

Sinan Seyhun:

Son dönemde Birleşik Arap

Emirlikleri’nden Katar’a, Kuveyt’ten Suudi

Arabistan’a birçok petrol ülkesi bu konudaki

yatırım planlarını açıkladı. 10 milyarlarca do-

lar ayrılacak bu işe önümüzdeki dönemde.

Belki de en rekabetçi ihaleler bu bölgede ola-

cak. Çünkü onlar da elektriği en ucuza mal

etmenin peşindeler. Geçen sene Abu Dabi’de

güneş enerjisinde maliyet olarak kilovat saat

başına 3 sentin altına indiler. Bu da ilgiyi çok

artırıyor. Ayrıca yatırıma çok uygun bir ortam

var finansman ve devlet desteği itibariyle.

İlda Değirmentaş:

Ortadoğu’da petrol çok

ama su yok. İçme ve kullanım suyunu deniz-

den elde ettikleri için bölgede çok fazla desa-

linasyon (tuz arıtma) tesisi var. Bu tesisleri

çalıştırmak için çok büyük enerji sarf ediyor-

lar. Bu nedenle güneş enerjisinden yararlana-

rak enerjiyi ve kullanım suyunu daha ucuza

mal etmek onlar için öncelikli bir konu.

Uluslararası su zirvelerinde ve kongrelerinde

bu konu sıkça gündeme geliyor.

Fatih Can:

Arap Körfezi’nde desalinasyon

tesisleri yüzünden tuzluluk oranı çok fazla

arttı. Bütün ekolojik denge bozuldu. Konu

sadece su değil elbette. Dünyada yaşam süresi

uzadı ve hızla çoğalıyoruz. İnsanoğlu olarak

çevre üzerindeki etkimiz çok fazla. Bunların

sonucunu fazla uzun olmayan vadelerde, ço-

cuklarımızın hayatlarında ciddi olarak göre-

ceğiz. Artık kirletmemek zorundayız. Az tü-

ketmek zorundayız. Bu gerçekler kaçınılmaz

olarak işimizi de etkileyecek. Bu nedenle her

zaman geleceği düşünerek hareket etmemiz

lazım.

İş Geliştirme olarak bu masada otu-

ranlara baktığımızda yenilenebilir

enerji konusuna verilen önemi gör-

mek mümkün. Bu çerçevede şirkete

yeni katılan arkadaşlarımızı da tanı-

mak ve düşüncelerini almak isteriz.

Cihan Kaçar (Proje Geliştirme Mühen-

disi, Yenilenebilir Enerji):

Ekibe henüz

bir ay önce katıldım. Enerji sektörüne, 2008

yılında Almanya merkezli bir rüzgâr türbini

imalatçısı firmada işe başlayarak girdim.

Daha sonra yine Almanya merkezli bir mü-

hendislik müşavirlik firmasında 6 yıl kadar

çalıştım. Tekfen, enerji alanında yatırımı dü-

şünen bir kurum. Sürekli geliştirilecek ve ge-

liştirilmekte olan yeni projeler geliyor. Her

projeyi ayrı ayrı değerlendirip süzgeçten geçi-

riyoruz. Projelerin çevreyle dost projeler ol-

masına dikkat ediyoruz. Ben iş başvurumu

yaparken Tekfen’in yenilenebilir enerjilere

yatırım yapacağını bilmiyordum. Benim için

de sürpriz oldu. Böylece Tekfen’e ilgim daha

da arttı.

Engin Aytekin (Yatırım Değerlendir-

me Uzmanı):

Ben de Tekfen ailesine 3 ay

önce katıldım. Yenilenebilir enerji ve PPP

(Public Private Partnership - Kamu Özel Or-

taklığı) alanlarındaki yatırımların finansman

modelini yapıyorum. Daha önceki işlerim-

den enerji sektörüne aşinayım. Tekfen’in

daha önce çalıştığım yerlerden en önemli far-

kı, çok daha detaycı ve sağlamcı olması. Me-

sela bir enerji lisansı ihalesine girmek için

hazırlanırken, sanki projeyi almış gibi ilerli-

yoruz ve neredeyse enerji santralinin operas-

yona geçecek seviyede detaya giriyoruz. Sek-

törde bu gibi durumlarda çok daha yüzeysel

SÜREKLI

GELIŞTIRILECEK VE

GELIŞTIRILMEKTE OLAN

YENI PROJELERGELIYOR.

HER PROJEYI AYRI AYRI

DEĞERLENDIRIP

SÜZGEÇTEN

GEÇIRIYORUZ.

PROJELERINÇEVREYLE

DOST PROJELER

OLMASINA DIKKAT

EDIYORUZ.

çalışmalarla karar verildiğini gördüm. Benim

Tekfen’e katılmamdan sonraki süreçte finans-

man modelleri oluşturmak üzere bankalarla

sıkı çalışmalarımız oldu. İhalelerde vereceği-

miz fiyatı, oluşturduğumuz bu model çerçe-

vesinde belirlemek istiyoruz.

Mert Sözdinletir (İş Geliştirme Mü-

hendisi):

Ben de yakın zamanda Tekfen’de-

ki birinci yılımı doldurdum. Bu süre içinde

Tekfen ailesini daha yakından tanıma şansı

buldum. Öğrenciyken Tekfen’de yaptığım

stajdan ve Boğaziçi mezunlarından Tekfen’i

biraz olsun tanıyordum. Çalışmaya başladık-

tan sonra gördüğüm en önemli şey, buranın

kurumsal bir yapıya sahip olması. Oturmuş

bir yapısı ve köklü bir geleneği var. İş Geliş-

tirme Departmanı olarak şirketin stratejisini,

iş geleceğini belirlemeye çalışıyoruz. Daha

rekabetçi olabilmek için analizler ve çalışma-

lar yapıyoruz. Sürekli olarak pazarı ve gelişen

dünyayı takip etmek zorundayız. Örneğin

birkaç hafta önce asansörle çıkarken bir ban-

kacı ile tanıştım ve şimdi bu bankacı projeler-

de kredi kullanımı için görüşmeye gelecek.

Fırsatın nereden çıkacağını bilemezsiniz. Ge-

çenlerde internette dolaşırken İsviçre’deki Av-

rupa Nükleer Araştırma Merkezi Cern’in iha-

lelerini gördüm. Vizyonumuzu olabildiğince

genişletmeye çalışıyoruz.

Küresel ölçekte bir yandan teknoloji-

ler, diğer yandan iş yapma süreçleri

ve ekonomik şartlar hızla değişirken,

sektörlerin geleceğine yönelik geliş-

meleri takip edebilmek için dışarıda

işbirliği yaptığınız ya da danışmanlık

aldığınız kuruluşlar var mı?

Mert Sözdinletir:

Bu anlamda çok fazla

okuyoruz. Sadece haber kaynaklarını değil,

stratejistlerin yazılarını ve araştırma raporları-

nı da takip ediyoruz. Çeşitli enstitü ve üni-

versitelerden de bilgi alıyoruz.