19
Girişimciler mi sizi buluyor, siz mi onları
buluyorsunuz?
Sinan Uzan:
İkisinin bir karması diyebiliriz.
Sizin gidip başka yerlerden fikirleri bulabil-
meniz lazım, ama bazen de onlar gelebiliyor-
lar. Tekfen isminin tanınırlığı ve Türkiye’de
sektörlerindeki büyüklüğü, girişimciler açı-
sından cazip bir durum. Biz de her fikri kova-
lıyoruz. Mesela ABD’deki ofisimizin başında-
ki Kris (Kemény), dün bütün gün MIT’nin
(Massachusetts
Teknoloji
Enstitüsü)
“idealab”lerini (fikir laboratuvarı) gezdi ve
öğrencilerin sunumlarına katıldı. MIT ile
şimdi güzel bir diyaloğa girdik ki oradaki fi-
kirler bize sürekli olarak aksın. MIT olsun,
New York Üniversitesi olsun, Columbia ol-
sun, girişimciliği destekleyen tüm bu mer-
kezlerle ilişkimizi geliştirmeye çalışıyoruz.
ABD’deki enstitüler de çok önemli. Zaten şir-
ket merkezini New York’ta kurmamızın bir
sebebi de o. Batı Yakası’ndaki Silikon Vadisi,
inovasyonun artık doygunluğa ulaştığı bir
yer. New York, aynı zamanda bir finans mer-
kezi olduğu için, yatırımların daha finansçı
disipliniyle ele alındığı bir yer. Bizim portfö-
yümüzü oluşturacak yatırımlar da sadece fi-
kir olarak değil, aynı zamanda ticari potansi-
yeli çok dikkatli bir şekilde incelenerek
belirli kriterlere uygun şekilde yapılacak.
Selçuk Ergin:
İyi bir fikir ya da girişimin ne-
reden geleceğinin bir kuralı, tarifi yok. O
yüzden her tarafta olmak lazım. Aradığınız
fikir San Francisco’da da olabilir, okyanusun
ortasındaki bir adada da olabilir. Önemli
olan ne yaptığınızı iyi tanımlamak ve herke-
sin size ulaşabilmesini sağlamak. Bunun için
her gün birçok kişi ile konuşuyoruz. Faaliye-
te geçtiğimiz günden beri sürekli sahadayız,
etkinliklere gidiyoruz, toplantılar yapıyoruz.
Kris orada konuşuyor, biz burada konuşuyo-
ruz, sürekli seyahatlere gidiyoruz. Ne zaman
doğru bir fikre rastlasak, bunu hemen değer-
lendiriyoruz. Tabii bunun teknik bir değer-
lendirme süreci var. Hemen olmuyor. Belki
yılda 2-3 tane yatırım yapacağız, ama bunun
için 1.000 kişiyle konuşacağız. Holding’i bir
kovan gibi düşünürsek, biz de arı gibiyiz. Her
tarafı dolaşıyoruz. En lezzetli çiçekleri arıyo-
ruz. Türkiye’de yaklaşık 2.000 tane start-up,
20 tane kuluçka merkezi, 200 civarında da
faal fon var. Fırsatlar açısından Türkiye bir
deniz ise, dünya bir okyanus. Aslında pazar
çok büyük. Sadece doğru zaman, doğru yer
ve doğru fikri bulmak gerekiyor. Bu hem zor,
hem de çok zevkli bir iş. Bazen Japonya’da
Starbucks’ta konuştuğunuz bir girişimci ile,
Silikon Vadisi’ndeki bir kafede konuştuğu-
nuz girişimci aynı hikâyeyi anlatabiliyor.
Daha çok hangi aşamadaki girişimlerle il-
gileniyorsunuz?
Sinan Uzan:
Elbette girişim yatırımcılığının
seviyelerine göre farklı dinamikleri var. He-
nüz fikir aşamasındaki girişimler bizim pek
ilgi alanımıza girmiyor. Biz daha çok bir bi-
lançosu ve takımı olan, “garaj”dan çıkmış,
ama henüz erken dönemlerindeki şirketlerle
ilgileniyoruz. Belirli bir ivme kazanmış, fikri-
ni pazarda kanıtlamış ve bunu daha büyüt-
mek için finansman arayan şirketlere bakıyo-
ruz. Diğer taraftan amacımız iyi şirketleri
satın alıp bünyemize katmak ya da çoğunluk
hissesini alıp yönetimine geçmek değil. Yatı-
rım yapacağımız şirketi koşmaya başlamış bir
atlet gibi görürseniz, biz ona koşarken ihtiya-
cı olan gıdasını, içeceğini tedarik ediyoruz.
Ayrıca ona mentorluk anlamında, yol gösteri-
cilik anlamında destek veriyoruz. Çünkü, bi-
zim de kendi bilgi ve deneyimlerimiz içinde o
şirkete iş geliştirmede yardımcı olabileceği-
miz konular mutlaka vardır. Bu tür destekler
her iki taraf için de bir avantaja dönüşebilir.
Tekfen İnşaat 60 yıldır, Toros da 40 yıla yakın
bir süredir bu yolda yürüyor. Her iki şirketi-
mizin de kendi deneyimlerini o genç girişim-
cilere yol göstermek için kullanmak istiyoruz.
Bir yatırıma nasıl karar veriliyor?
Sinan Uzan:
Öncelikle yatırım yapacağımız
şirketi, iş modelini, pazardaki konumunu ve
gelecek planlarını yakından inceliyoruz.
Kendi içimizde şirket için bir değerleme ya-
pıyoruz. Benim, Evren (Ünver) ve Selçuk (Er-
gin) Bey’in olduğu bir yatırım komitemiz
var. Bazen çok güzel bir fikir geliyor, ama bi-
zim portföyümüz ve yatırım prensiplerimiz
için erken olabiliyor. Biz de o durumda, “Bu
meyve daha ham,” diyoruz. Bir iki sene bek-
lemek gerekiyor. İletişimimizi devam ettirip
o şirketi izlemeye alıyoruz. Bu şekilde izle-
meye aldığımız çok sayıda girişim var. Gele-
cekte şirketin iş modeli doğru bir noktaya
gelirse, yatırım kararını o zaman alabiliriz.
Tekfen Ventures ilk yatırımını ne zaman
hayata geçirecek? Bir tarih hedefi var mı?
Sinan Uzan:
Henüz yolun başındayız. Şir-
ket, geçtiğimiz 1 Aralık’ta faaliyete başladı.
Bir yandan takım oluşturma çalışmalarımız
devam ediyor. Benim ve Selçuk Bey’in bu
sektörde bir geçmişimizin olması, birçok
bağlantıyı hızla aktive etmemizi sağladı. Şu
anda yatırıma yakın adaylar var diyebilirim.
Ama elbette bunların resmileşmesi bir süre
alacaktır. Bu sene içinde ilk yatırımlarımızın
haberini verebileceğimizi sanıyorum.
DEĞİŞİME KAFA
TUTAN TARİHSEL
GAFLAR
Bu telefon denen şeyin
bir iletişim aracı olarak
düşünülmesi için çok fazla
kusuru var. Bu alet hiçbir
işimize yaramaz.
Western Union firması (1878)
Artık yeni hiçbir şey yok.
İcat edilebilecek her şey icat
edildi.
Charles Holland Duell -
Amerikan Patent Dairesi
Başkanı (1899)
Atlar her zaman
kullanılacaktır. Otomobil
ise ancak geçici bir moda
olabilir.
Henry Ford’un kredi talebi
üzerine otomotiv sektörünün
geleceği konusunda ekspertiz
veren bir banka müdürü (1903)
Uçaklar son derece ilginç
oyuncaklar. Ama askeri
açıdan beş para etmezler.
Mareşal Ferdinand Foch -
Fransız Askeri Stratejisti (1911)
Televizyon en geç altı ay
içinde piyasadan silinecektir.
İnsanlar her akşam böyle bir
kutuya bakmak istemezler.
Darryl F. Zanuck - Twentieth
Century Fox Başkanı (1944)
İnsanların evlerinde
bilgisayar bulunması da ne
demek? Bence hiç kimsenin
evine bilgisayar sokmak için
herhangi bir geçerli nedeni
olamaz.
Ken Olsen - DEC Başkanı (1977)