Background Image
Previous Page  104 / 107 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 104 / 107 Next Page
Page Background

60.yıl

102

Özcan Gümüş

Ben 1982 yılında personelci olarak Tekfen’e girdim. Sonra farklı

şantiyelerde mali yöneticilik yaptım. Şu anda da Tekfen

Gayrimenkul’de mali fon yöneticisi olarak çalışıyorum. İşe ilk gir-

diğimde kamuda çalışan arkadaşlarım tuhaf bakıyordu bana. “Özel

sektöre girdiğin zaman, yaşayamazsın. Üç sene sonra iş biter, aç

kalırsın,” diyorlardı. Oysa 35 yıldır ne iş bitti, ne de aç kaldık. Bu

süre içerisinde personelci ve muhasebeci olarak en az 5-6 arkadaş

yetiştirdim. Onlar da çok güzel yerlere geldiler. Gerçekten özverili

çalıştık. Benim hayatım ailemden çok, iş arkadaşlarımla geçti.

“Bugün olsa, Tekfen’i tekrar seçer misiniz?” diye soranlara ceva-

bım şu: “Evet, yine Tekfen’i seçerdim!”

25 yıl aynı yerde çalışmak, belki genç nesile çok uzak bir

düşünce geliyor. Genç kuşağın bir temsilcisi olarak, siz bu

konuda ne düşünüyorsunuz?

Oya Akın

Ben Tekfen Mühendislik’te çalışıyorum. Burada işe başladığımda

tedirgindim, korkuyordum, “Acaba yardım ederler mi?” diye. Kor-

kularımın tersine beni gayet güleryüzlü ve sıcak karşıladılar. “İlk

gün diye yakın davranıyorlardır herhalde” diye düşündüm. Fakat

bu hava böyle devam etti. Arkadaşlarımla olsun, üst kademedeki-

lerle olsun, kolaylıkla iletişim kurabiliyorum, onlara soru sorabili-

yorum. Soru sormadığım zamanlarda da, “Bunu bu şekilde yapma-

lısın,” diyerek beni yönlendiriyorlar. Böyle bir atmosferde insan 25

yıl da olsa bir şirkette kalabilir. Tekfen, personelindeki o ışığı mı,

iyi niyeti mi diyeyim, buluyor ve değerlendiriyor. Zaten uyumlu

olmayan birkaç kişi çıkarsa da kısa zamanda eleniyor.

Zeynep Arat

Ben Tekfen Mühendislik’te muhasebe müdürü olarak çalışıyorum.

1990 senesinde işe başladım ve bölümümün her kademesinde ça-

lıştım. Biz gerçek bir aileyiz. Çocuk sahibi biri olarak, burada uyum

içinde çalışmasaydık, herhalde bu kadar uzun süre devam edemez-

dim. Çalışırken iki çocuk büyüttüm, işyerim bana o fırsatı verdi.

Diğer arkadaşlarımızın işbirliğiyle seneler çok çabuk geçti. Özveri-

li çalışmak muhasebede çok önemli. Süre kısıtlı olduğu için birçok

işi yetiştirmek zorundasınız. Fakat bu zorluklara, değişen koşulla-

ra rağmen hep birlikte hareket etmeyi sürdürüyoruz.

EcemGürşener

Ben, Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölümü mezunuyum. Mersin-

liyim, ailem Mersin’de yaşıyor. Altı ay kadar önce Toros Tarım’da

işe başladım. İşe pazartesi başladım, salı günü bana “Samsun’da

bizim yeni yatırım projemiz var. Sizi oraya göndereceğiz. Her an

valiziniz hazır olsun!” dediler. “Tamam” dedim. Gerçekten de

Mersin’de sadece 5 gün çalışabildim, ondan sonra yeni projeye

destek vermek için Samsun’a gittim. Çok heyecanlıydım, çoğu mü-

hendisin başına gelmeyen bir şey bu. Böyle bir fırsat verilmesi be-

nim için çok büyük bir şanstı. Oryantasyon sürecine bile gireme-

den, doğrudan yeni bir projede başlayınca, işin inşaatından

mekaniğine, elektrik enstrümanına kadar her şeyine hâkim olduk.

İnsan yeni mezun olunca, amacı ilk aşamada biraz evde kalıp rahat

etmek oluyor. “Sonra belki daha büyük bir yere geçerim,” diye dü-

şünüyor. Doğrusu ben de onlardan biriydim. Mersin’de başvurabi-

leceğim, biri Toros Tarım olmak üzere, iki büyük firma vardı. Diğer

firmada staj yapmıştım, ama beni çok kızdırmışlardı. Staj yapar-

ken her şey iyi güzeldi, sonra olay işe alma mevzusuna gelince, “Siz

kadınsınız. Biz işletmede kadın çalıştırmıyoruz,” dediler. Ama

Toros’ta hiç böyle bir mantık yok. Zaten beni en çok çeken şeyler-

den biri de bu oldu Toros’a. Kesinlikle kadın erkek ayrımı olma-

dan, her türlü sorumluluğu veriyorlar. Hem büyük, hem de ku-

rumsal bir şirket. Dolayısıyla benim için gümüş tepside sunulmuş

bir fırsat oldu Toros’un Mersin işletmesinde işe başlamak. Ama

dediğim gibi sadece 5 gün sürdü oradaki işim, sonra kendimi

Samsun’da buldum.

Osman Ergin

9 Eylül Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunuyum. Tekfen

İmalat’ta 3 aydır proje mühendisi olarak çalışıyorum. Doğrusu çok

memnunum, çünkü çalıştığım insanlar işlerinde çok iyi ve yetkin-

ler. Tekfen, benim için ikinci bir üniversite gibi oldu açıkçası. Ben

işe başlamadan önce de Tekfen’den birçok arkadaşım bahsetmişti

bana. Taahhüt işinde dünya çapında veya uluslararası piyasada

böyle bilinen çok firma yok Türkiye’de. Burada maaşının zamanın-

da ve tam ödenmesi oldukça önemli. Bu, çok temel bir şey gibi gö-

rünse de, piyasada birçok tersi hikâyeler duyuyoruz. Bunun dışın-

da işi tam olarak standartlarına uygun şekilde yapıyoruz. Bu da

piyasada sık rastladığınız bir durum değil. Öyle olunca da gerçek-

ten mühendislik yaptığımı hissediyorum ben şu anda. Bizim bir

kalite sistemimiz var. İşe girince “Ben şimdi ne yapacağım?” diye

çok fazla düşünmeme gerek kalmadı, çünkü orada yazıyor her şey.

Tabii ki görev tanımları ile reel işleyiş ve insanlarla diyalog farklı

farklı şeyler. İnsan ilişkilerinin yazılı prosedürleri yok, ama bu

yönden de hiçbir sıkıntı yaşamadım bugüne kadar.

“Buranın adanası

çok güzel”

EcemGürşener

Samsun projesinde haftalar sonra, bir pazar

günü tatilim oldu, çok mutluyum. Sahildeyiz,

hava güzel, arkadaşlarla oturuyoruz.

Derken bizim İtalyanlardan birisi aradı

beni, “Ecem, bir rulman dağılmış. Rulman

bakmaya gideceğiz ama bize tercüman

lazım, acil gel” diye. Tamam dedim, hadi

bugün de mola yok, anlaşıldı! Gidelim

dedik, gittik. Bir baktım, hiç bilmediğim bir

şehrin sanayisindeyim. Yanımda bir İtalyan

var, rulman almak için bir yetkili satıcıyı

arıyoruz. Neyse, bulduk aldık. İki-üç yıldır

Türkiye’deymiş İtalyan; çat pat Türkçeyi

biliyor. “Ecem,” dedi, “Buranın adanası çok

güzel!”