Feyyaz Berker, 7 Ekim 1925'te Mersin'de, Muhtar Berker'in oğlu olarak dünyaya geldi. İlkokulu Mersin'de, İleri İlkokulu'nda okudu.
Babası çok değerli bir göz doktoruydu. Milli mücadele yıllarında, tek bir sağlık ocağı bile bulunmayan kentte yaralı askerlerin bakımlarını sağlayabilmek için kurulan 10 yataklı hastanenin ilaç ve levazımlarını o temin etmişti. Muhtar Berker, oğlunun da kendisi gibi bir doktor olmasını arzu ediyordu. Ancak Feyyaz Berker, doktorluk mesleğine çok saygı duymasına rağmen, kariyerini başka bir alanda yapması gerektiğine karar vermişti.
Mersin'de geçirdiği yıllarda Feyyaz Berker'in en önemli anılarından biri Atatürk'ün kenti ziyaret edişiydi. İlk ziyarette Feyyaz Berker'in yaşının çok küçük oluşu, 20 Mayıs 1938 yılındaki ziyarette ise hastalığı nedeniyle Atatürk'ün Mersin'de çok fazla kalamamış olması nedeniyle hiç karşılaşamadılar. Ancak yine de bu ziyaretler, Feyyaz Berker'in Atatürk'e duyduğu büyük sevgi ve saygısının temelini oluşturmaktadır.
Feyyaz Berker ilkokulu bitirdikten sonra eğitimine Tarsus'taki Amerikan Koleji'nde devam etti. Özgürlükçü ve kişisel gelişimi destekleyen Amerikan eğitim sistemiyle ilk burada tanıştı.
1939'da babasının VI. Dönem seçimlerinde İçel milletvekili seçilmesi üzerine ailesiyle birlikte Ankara'ya taşındı. Bu sebeple Tarsus Amerikan Koleji'nden ayrılmak zorunda kalan Feyyaz Berker, ailesi tarafından 1939 sonbaharında, İngilizce eğitimine de devam edebilmesi için İstanbul'daki Robert Kolej'e yatılı olarak gönderildi.
Feyyaz Berker'in kendi ifadesiyle, Robert Kolej'de geçirdiği yıllar geleceğini biçimlendirmede çok önemli bir rol oynadı. II. Dünya Savaşı'ndan kaynaklanan pek çok sıkıntı okuldaki hayatı olumsuz etkilese de, Berker buradaki öğrenciliğine başarıyla devam etti.
II. Dünya Savaşı yıllarında Türkiye, savaşa katılmamasına rağmen, pek çok ekonomik sıkıntıyla karşı karşıya kaldı. Devlet gelirlerinin önemli bir kısmı gelebilecek bir tehdide karşı hazırlıklı olmak için askeri savunmaya ayrıldı. Ayrıca askere alımlar nedeniyle tarım üretimi de önemli oranda azaldı. Bu yıllarda 1942 yılındaki unutulmaz karne uygulaması, buğday tüketiminin kontrol altına alınmasını amaçlıyordu. Ayrıca, yine bu yılların akıllarda yer eden diğer simgesi geceleri şehirleri karanlığa boğan karartma uygulamasıydı.
Robert Kolej yetkilileri bu gibi zorlukları önceden tahmin ettiklerinden, bol miktarda yiyecek ve kömür stoku yapmışlardı. Aldıkları tedbirler sayesinde kolejde, Berker'in öğrenci olduğu 1939-1946 yılları arasında eğitim hiçbir şekilde kesintiye uğramadı.
Feyyaz Berker ilk kez Tarsus Amerikan Koleji'nde tanıştığı, Amerikan okullarına özgü "özgürlükçü disiplin" ve "ders dışı sosyal aktiviteler" gibi kavramları Robert Kolej'de de buldu. Robert Kolej'in eğitim disiplini, öğrencilerine özgür düşünmeyi ve fikirlerini açıkça söylemeyi öğretiyordu. Feyyaz Berker'e göre Türkiye'nin gelişmesini ve ilerlemesini sağlayacak ortam, bireysel yaratıcılığa ve çok yönlü düşünme yeteneğine izin veren bu özgürlükçü ortamdı.
Çocukluğundan beri spor yapmaya düşkün olan Feyyaz Berker, Robert Kolej'de pek çok değişik branşta spor yapma olanağı buldu. Sporun kişisel gelişime büyük katkı sağladığına inanan Berker, tenisten basketbola, voleyboldan masa tenisine kadar pek çok farklı spor faaliyetinde bulundu. Berker ayrıca okulun futbol takımının değişmez oyuncularındandı.
Gençlerin boş zamanlarını sporla değerlendirmelerinden yanayım. Spor, sportmenliği de beraberinde getiriyor; insana kişilik kazandırıyor. Yaptığınız mücadelede hem üzülüyorsunuz hem seviniyorsunuz, ama sonuçta bir takım oyunu oynuyorsunuz. İşbirliği ve rekabetin getirdiği bir olay var.
Robert Kolej'in lise bölümünü tamamlayan Feyyaz Berker, 1942 yılında aynı okulun mühendislik bölümünde eğitimine devam etti. Mühendislik bölümünde seçim yapabileceği alternatif bulunuyordu: Yol ve İnşaat Mühendisliği, Elektrik Mühendisliği ve Makine Mühendisliği. Berker bunlar arasından inşaat mühendisliğini seçti.
1946 yılında Robert Koleji bitiren Feyyaz Berker, iki ülke arasındaki siyasi yakınlaşmanın da arttığı bir ortamda, yüksek öğrenimini yapmak üzere Amerika'ya gitti. Akseptansını, inşaat mühendisliği alanında ülkenin en eski eğitim kurumu olan Michigan Üniversitesi'nden aldı.
Amerika'da bir yandan üniversite eğitimi alırken, bir yandan da harçlığını kazanmak amacıyla hafta sonları ve yaz aylarında çalışmaya başladı. Michigan, Willow Run'da kurulmuş olan Kaiser-Frazer otomobil fabrikasında montaj hattında bir iş buldu. Çalıştığı fabrika o zamanlar dünyanın en büyük kompleksiydi. Burada çalıştığı dönem, mesleki bilgiler bakımından kattığı artılar bir yana, iş ve yaşam felsefesi bakımında da Feyyaz Berker'e yepyeni ufuklar kazandırmıştı.
Feyyaz Berker, 1948 yılında Michigan Üniversitesi'ni bitirip yüksek inşaat mühendisi unvanını kazandıktan sonra hemen Türkiye'ye dönmedi. Bir süre pratik yapmak üzere Amerika'da kaldı. Kaliforniya'da, bir inşaat-mühendislik firmasında iş buldu. 1 yıl çalıştığı bu yeni işi de kendisine çok önemli tecrübeler kazandırdı.
Amerika'da okuyan gençlere diyorum ki "Amerika'da kalın, bir sene çalışın. Bu sizin için hayat boyu değerlendireceğiniz bir tecrübe olacak."
Feyyaz Berker 1949'da ailesinin yanına, Ankara'ya döndü. 1949-1950 yılları arasında Ankara'da yedek subay olarak askerliğini tamamladıktan sonra Esenboğa Hava Meydanı'nın inşaatında şantiye şefi olarak çalışmaya başladı. Esenboğa'daki işler tamamlanıp şantiye kapatıldıktan sonra merkezde laboratuvar ve araştırma bölümü başkanı olarak görevlendirildi. Feyyaz Berker'in o dönemde, bu alanda uzmanlaşmış belki de tek yer olan bu laboratuvarda yapacağı çalışmalar ona önemli bir birikim ve deneyim kazandıracaktı. 1956 yılında, çok benzer bir alanda çalışacak Feyyaz-Nihat müşavir danışmanlık (FN) şirketini kurma konusunda ilham kaynağı olacaktı.