Değerli Ortaklarımız,

2024 yılında dünya, birçoğu Türkiye’nin yakın coğrafyasında yaşanan önemli politik belirsizlik ve sorunlarla meşgul oldu. Kuzeyimizde Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan süreç, ne yazık ki dünya barışını tehdit etmeye devam ediyor. Bununla birlikte güneyimizde ise, İsrail’in Gazze’yi işgal etmesi ve sonrasında İran’ın konuya müdahil olması, küresel siyasi tansiyonun ciddi şekilde yükselmesine neden oldu. Yılın büyük bölümünde devam eden Suriye’deki iç savaş, aralık ayında muhalefet kuvvetlerinin beklenmedik bir hızla Şam’ı ele geçirmesi ve rejimi devirmesiyle sona erdi ve yerini yeni bir bilinmeze bıraktı. Suriye’de 50 yılı aşkın bir süredir hüküm süren Esad rejiminin düşmesi, bölgedeki ve dünyadaki güç dengesini yeniden şekillendirecek.

Avrupa kıtasında baş gösteren siyasi istikrarsızlık 2024 boyunca dikkat çekti. COVID-19 pandemisi sonrası dünyayı saran enflasyonist ortam, Avrupa ekonomisinin yaşadığı zorluklar ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın getirdiği yükler Avrupalıların siyasi yönelimlerini aşırı sağa doğru yönlendiriyor. Avrupa’nın iki güçlü ülkesi Almanya ve Fransa’da yaşanan hükümet krizleri, AB karşıtı hareketlerin güç kazanmasına yol açarak eski kıtanın geleceği hakkındaki endişeleri artırıyor. 2024 yılında da beklenen ivmeyi yakalayamayan Avrupa ekonomisi güç kaybetmeye devam etti. Belirsizliklerin hâkim olduğu bu konjonktürde, ABD’deki başkanlık seçimleri ve Donald Trump’ın aralık ayında ikinci kez başkanlığı kazanması yıla damga vuran gelişmeler arasında yer aldı. 20 Ocak’ta Beyaz Saray’daki ikinci dönemine başlayan Başkan Trump’ın göreve gelir gelmez imza attığı kararlar, “Trump 2.0” adı verilen bu dönemin ticaret savaşları başta olmak üzere dünyada siyasal ve ekonomik türbülanslara yol açabileceğine dair endişeleri artırdı.

2024 yılında dünya ekonomisinin ana gündemini, COVID-19 döneminde küresel çapta uygulanan genişlemeci maliye ve para politikalarının sonucu olan enflasyon sorununa karşı verilen mücadele oluşturdu. Yüksek enflasyonu düşürmek için 2022 yılında başlanan faiz artışları 2024 yılında önce durdurularak, ardından da kademeli şekilde düşürülerek normalleşmeye dönüşün sağlanmasına çalışıldı. OECD’nin aralık ayında yayımladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, küresel ekonomi 2024 yılında yüzde 3,2 oranında büyüme kaydetti. Bu büyüme, özellikle ABD ve Çin’deki güçlü büyüme sayesinde gerçekleşti. Çin, yüzde 5’lik büyüme hedefini desteklemek amacıyla pandemiden bu yana en kapsamlı teşvik paketini açıkladı.

Değerli Ortaklarımız,

Sıkı parasal koşullarda bile küresel ekonominin direncini korumasına ve resesyon korkularının gerçekleşmemesine rağmen IMF, ekim ayında yayımladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda, büyümenin gelecek yıllarda da zayıf kalacağına ve orta vadede aşağı yönlü risklerin küresel büyüme görünümünü bozabileceğine dikkat çekti. Dolayısıyla yavaşlayan küresel ekonominin, yeniden COVID-19 öncesindeki dinamizmine kavuşması için henüz yeterli şartlar sağlanmamış görünüyor.

Tüm bu süreçte, özellikle gelişmekte olan ülkeler ekonomik istikrarlarını sağlamakta zorlandı. Türkiye ekonomisi de kırılgan yapısı nedeniyle birçok yerel ve uluslararası gelişmenin etkilerini yoğun şekilde hissetti. Yüksek enflasyon ile mücadele etmek ve volatil bir seyir gösteren döviz kurlarını yeniden istikrara kavuşturmak amacıyla 2023 yılının ikinci yarısından itibaren hem fiyat hem de finansal istikrarı ortodoks politikalarla sağlamayı amaçlayan bir ekonomi programı uygulamaya konuldu. Program kapsamında alınan para ve maliye politikası tedbirleri, 2024 yılındaki tüm ekonomik gelişmeler ve finansal piyasa hareketleri üzerinde etki gösterdi. Bu çerçevede 2024 yılı, faiz oranlarının ciddi şekilde yüksek seyrettiği, böylece yabancı paraların TL karşısında değer artış hızının ivme kaybettiği, bu kez ekonomik büyüme hızının da giderek yavaşladığı ve cari işlemler açığının ciddi şekilde daralma gösterdiği bir yıl olarak tarihe geçti. Bu kapsamda, ağırlıklı olarak ihracata yönelik çalışan firmalar, enflasyon oranı ile döviz kuru artış hızı arasındaki makasın açılmasından olumsuz etkilendi.

Türkiye ekonomisi, yılı beklentilerinin altında gerçekleşen bir büyüme ile kapattı. Orta Vadeli Program’da yüzde 33 olarak öngörülen enflasyon tahmini 2024 içinde iki kez revize edilerek yüzde 44’e yükseltildi. Yıl sonu enflasyonu 44,38 olarak açıklanırken, büyüme oranı yüzde 3,2 olarak gerçekleşti. Öte yandan uygulanan sıkı para politikası dış kırılganlıklarda bir azalma ve piyasa algısında görece iyileşme sağladı; ayrıca cari açıkta düşüşe ve uluslararası rezervlerde ise artışa yol açtı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, kasım ayında Türkiye’nin uzun vadeli kredi notunu “B+”dan “BB-“ye yükseltirken kredi notu görünümünü de “pozitif”ten “durağan”a çekti. Kuruluşun yaptığı açıklamada, TCMB’nin sıkı duruşunun Türk Lirasını istikrara kavuşturmakta, enflasyonu düşürmekte, rezervlerin yeniden inşa edilmesinde ve finansal sistemde dolarizasyonun azaltılmasında etkili olduğu belirtildi. Uygulanan programın olumlu etkilerini görebilmemiz için biraz daha sabırlı olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Küresel ve yerel olarak belirsizliklerin egemen olduğu bu ortamda Tekfen olarak ihtiyatlı ama yol haritası belirli bir stratejik plan doğrultusunda ilerlememizi sürdürdük. Bu planın temel unsurlarını finansal optimizasyon, verimlilik odaklı yapılanma, stratejik olarak güçlenme ve yenilenebilir enerji odaklı büyüme hamleleri oluşturuyor. İlk kez 2023 yılında paydaşlarımıza açıkladığımız yeni stratejik planımız, tüm alanlarda, sürdürülebilir ve paydaş temelli uçtan uca bir dönüşümü hedefliyor.

2024 yılında stratejik önceliklerimizin hemen hepsinde önemli ilerlemeler kaydettik. Yönetilebilir ciro büyümesi, öngörülebilir/sürdürülebilir kârlılık ve yönetilebilir borçluluk hedeflerimizi yakın takip altında tutarken, finansal optimizasyon başlığı altında Mühendislik ve Taahhüt Grubumuzun finansal göstergelerinin iyileştirilmesi; küçülmenin ardından yeni projelerle yeniden büyümenin başlatılması gibi konularda önemli yol aldık.

Stratejik olarak güçlenme hedefimizin temelinde, tarımsal sanayi alanında Türkiye’nin lokomotif şirketlerinden Toros Tarım’ın rekabetçi ve sürdürülebilirlik odaklı büyümesinin stratejik bir ortaklık ve/veya halka arz yoluyla desteklenmesi planı yer alıyor. Böylece, şirketi entegre ürün ve hizmet portföyü sunan bir bölgesel çözüm ortağı pozisyonuna getirme vizyonu çerçevesinde, Toros Tarım’a hem çok uluslu bir boyut hem de farklı yetkinlikler kazandırmayı hedefliyoruz. Günümüzde statejik olarak ham maddeye ve yeni teknolojilere erişim, şirketlerin varlıklarını korumaları, rekabette öne geçmeleri ve hızlı büyümeleri açısından kritik bir öneme sahip bulunuyor. Bu anlamda Toros Tarım’a değer katacak ve şirketin pozisyonunu güçlendirecek stratejik ortaklık için 2024’te aday görüşmelerine başladık. Ayrıca uygun şartların oluşması halinde şirketin olası bir halka arzı için hazırlıklara başladık. Söz konusu hazırlıklar, öncelikle şirketin hukuki altyapısının halka arza uygun hale getirilmesini içeriyor.

2024, Tekfen’in yeni strateji planına uyum sağlaması açısından önemli bir yıldı. Yunan filozofu Herakleitos’un 2.500 yıl önce söylediği gibi, dünyada sabit olan tek şey değişimin kendisi. Günümüzün beklenmedik gelişmelere açık, dalgalı ortamında Tekfen olarak bu değişimin gerekliliğini derinden hissediyoruz. Tekfen’i bugünlere taşıyan, büyük bir deneyim ve değerler bütününden oluşmuş ekosistemini bir kaldıraç olarak kullanarak, bizi yeni hedeflerimize ulaştıracak daha sürdürülebilir ve sorumlu bir yoldaki ilerleyişimiz giderek hızlanacak.

Bu yolda bizimle birlikte yürüyen tüm çalışma arkadaşlarıma ve tüm paydaşlarımıza emekleri ve verdikleri destek için teşekkürü bir borç biliyorum.

Saygılarımla,

Mehmet N. Erten
Yönetim Kurulu Başkanı

 

 

 

*Sayfa için referans 2024 yılı Faaliyet Raporudur.