45
Ahmet Hakan Durmaz:
Rover Takım’nın ilk
üyelerinden biriyim. Benim okuduğum
Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği daha
çok yazılım ve elektronikle alakalı bir bö-
lüm. Ama ben mekanik üzerinde çalışmak
istiyordum. Gelen parçalar bizim okuldaki
atölyede kullanabileceğimiz türde parçalar
değildi. Ayrıca çelikten yapıldığı için biraz
ağırdı; taşımak sorun olacaktı. Dolayısıyla
mekanik ekibinde çalışan birkaç arkadaş,
atölyede kendi başımıza yapabileceğimiz
bir tasarıma yönelme kararı aldık. Gelen
parçalarla uğraşmak yerine, daha kolay
üretebileceğimiz bir tasarımla ilerlemek is-
tedik. Ara tatilin iki haftasında canla başla
çalışarak yeni tasarımı tamamladık.
Yarışmanın öngördüğü belirli kriterler
var mı tasarımla ilgili?
Ahmet Hakan Durmaz:
Tasarım konusun-
da belli kısıtlamalar var. Mesela araç belli
bir kiloyu geçmemeli. Takla atmadan 70
cm’den inebilmeli. Bu gibi kriterler aracın
boyutunu da belirlemiş oluyor.
Yarışma kim tarafından, nerede düzen-
leniyor?
Bahadır Onur Güdürü:
Amerika’da Mars
Society (Mars Topluluğu) diye bir oluşum
var. Astronotların Mars görevlerine hazır-
lanması için denemeler yapan, biraz ama-
tör, biraz devlet destekli bir oluşum.
Amerika’nın Utah eyaletinde, Hanksville ya-
kınlarında Mars Araştırma Çölü İstasyonu
adını verdikleri bir yapı inşa etmişler. Bura-
da, Mars’a çok benzeyen jeolojik bir ortam
var. İnsanlardan izole, uzak bir bölge. Yakla-
şık 15 dakikalık bir arazi yolunun ardından
varıyorsunuz. Astronotlar 6 aylık bir Mars
görevini bu bina içerisinde simüle edebili-
yorlar. Kendi kendine yetebilen bir bina bu-
rası. Astronotlar kendi bitkilerini kendileri
üretiyorlar. Mars’ta nasıl yaşayacaklarsa,
birebir öyle yaşıyorlar. Dışarıya çıkarken kı-
yafetlerini giyip çıkıyorlar. Mars Society, yıl-
da bir kez 3-5 günlüğüne bu alanı Rover
yarışması için açıyor. Aslında giriş çıkışın
yasak olduğu bir bölge orası.
Yarışmaya kimler katılıyor?
Bahadır Onur Güdürü:
Yarışmada profes-
yonel ve devlet destekli gruplar yer almıyor.
Örneğin NASA’nın projeleri bu yarışmaya
katılamıyor. Bu, tamamen üniversitelerarası
bir organizasyon. 11 yıldır düzenleniyor ve
her sene giderek büyüyor. İlk başta sade-
ce Amerikan üniversiteleri varken, bir süre
sonra uluslararası boyuta ulaşmış. Geçen
11 sene içinde Türkiye’den başvuran üni-
versiteler olmuş, ama hiçbiri katılmaya hak
kazanamamış. Oldukça zor bir kabul süre-
ci var. Bu yıl da Türkiye’den 3 okul başvur-
du. Sadece biz kabul edildik. Yarışmada 13
farklı ülkeden başvurular vardı. Bunlardan
7’si finale kaldı. Biri biziz, diğerleri Polonya,
Hindistan, ABD, Kanada, Mısır ve Güney
Kore.
Biraz kabul sürecinden bahseder misi-
niz?
Tunç Türker:
Yarışmaya başvuru süreci
mart ayının ilk günlerinde projenizi ve ara-
cınızı anlatan 5 dakikalık bir video hazırla-
yıp göndermekle başlıyor. Bu video ile jüriyi
etkilemek zorundasınız. Puan skalasına
göre ilk 30 takımı yarışmaya davet ediyor-
lar. İlk kez bu sene başvuru sayısının çoklu-
ğu nedeniyle 36 takım çağırdılar. Biz video-
muzu hazırlayıp yükledik. Ekipteki tüm
GEÇEN 11 SENE
İÇİNDE TÜRKİYE’DEN
BAŞVURAN
ÜNİVERSİTELER
OLMUŞ, AMAHİÇBİRİ
KATILMAYAHAK
KAZANAMAMIŞ.
OLDUKÇA ZOR BİR
KABUL SÜRECİ VAR.
BU YIL DA TÜRKİYE’DEN
3 OKUL BAŞVURDU.
SADECE BİZ KABUL
EDİLDİK.